ALLAH TEÂLÂ’NIN VARLIĞINA DÂİR DELİLLER VE KULLARIN YARATILIŞININ HİKMETİ
Kategoriler
Kaynaklar
Full Description
ALLAH TEÂLÂ'NIN VARLIĞINA DÂİR DELİLLER VE KULLARIN YARATILIŞININ HİKMETİ
الأدلة على وجود الله، والحكمة من خلقه للعباد
[ تركي - Turkish - Türkçe ]
şeyh Muhammed Salih el-Muneccid
الشيخ محمد صالح المنجد
Terceme: IslamQa
koordinasyon: Sitesi Islamhouse
ترجمة: موقع الإسلام سؤال وجواب
تنسيق: موقع IslamHouse.com
2013 - 1434
ALLAH TEÂLÂ'NIN VARLIĞINA DÂİR DELİLLER VE KULLARIN YARATILIŞININ HİKMETİ
Müslüman olmayan bir arkadaşım bana, Allah Teâlâ'nın varlığını kendisine ispat etmemi, Allah Teâlâ'nın bize hayatı niçin bahşettiğini ve bunun arkasında yatan gâye ve amacının ne olduğunu sordu. Fakat cevabım kendisini iknâ etmedi. Sizden, bu arkadaşıma haber vermem gereken şeyleri bana bildirmenizi ricâ ediyorum.
Hamd, yalnızca Allah'adır.
Ey müslüman kardeş!
Birincisi:
Allah Teâlâ'nın dînine yapmış olduğunuz dâvet ve Allah Teâlâ'nın varlığının gerçek olduğunu açıklamaya çalışmanız,gerçekten insanı sevindiren ve mutlu eden bir davranıştır.
Şüphe yok ki Allah Teâlâ'yı bilmek ve tanımak, selim fıtrat ve doğru düşünen akıl ile ittifak halindedir.Nice gayri müslim vardır ki gerçekler kendisine beyan edildiğinde hemen müslüman olmuştur. Eğer müslümanlar olarak her birimiz, İslâm dînine karşı görevimizi yerine getirmiş olursak, çok büyük hayır ve iyilikler elde etmiş olacağız.
Ey müslüman kardeş!
Ne mutlu sana ki sen, nebilerin ve rasûllerin görevini yerine getiriyorsun.Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in diliyle sana vâdolunan şu büyük ecirden dolayı sana müjdeler olsun!
«فَوَاللهِ لَأَنْ يَهْدِيَ اللهُ بِكَ رَجُلًا وَاحِدًا خَيْرٌ لَكَ مِنْ أَنْ يَكُونَ لَكَ حُمْرُ النَّعَمِ» [متفق عليه]
"Allah'a yemîn olsun ki, Allah Teâlâ'nın, senin vesilenle bir kişiye hidâyet etmesi, senin kızılca develere sahip olmandan daha hayırlıdır." (Buhârî, hadis no: 3/134. Müslim; hadis no: 4/1872). Bilindiği gibi, deve cinsinin en kıymetlisi, kızılca olanıdır.
İkincisi:
Allah Teâlâ'nın varlığına dâir delillere gelince, düşünen ve akıl eden kimse için bu deliller çok açıktır. Bu konuda çok araştırmaya ve uzunca düşünmeye hiç gerek yoktur.
Allah Teâlâ'nın varlığına dâir delilleri düşündüğümüzde bunları üç kısımda bulabiliriz:
1. Fıtrî deliller.
2. Hissî (görülen/hissedilen) deliller.
3. Şer'î deliller.
Şimdi bu delillerin açıklığı size belli olacaktır.
1. Fıtrî deliller:
Değerli âlim Muhammed b. Salih el-Useymîn -Allah ona rahmet etsin- bu konuda şöyle demiştir:
"Fıtrat, şeytanların saptırmadığı kimse için, Allah Teâlâ'nın varlığına delâlet eden en güçlü ve en kuvvetli delildir. Bundan dolayı Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
((فِطرت الله التي فطر الناس عليها)) [سورة الروم الآية: ٣٠]
"(Ey Rasûl!) Allah'ın insanları fıtrat üzere yarattığı dîne (İslâm'a) yüzünü hanîf olarak çevir.Allah’ın yarattığında hiçbir değişme yoktur (bulamazsın). İşte dosdoğru dîn budur. Fakat insanların çoğu bunu bilmezler."(Rûm Sûresi: 30)
Bu sebeple selim (bozulmamış) fıtrat, Allah Teâlâ'nın varlığına şâhitlik eder ve onun bu fıtrattan sapması mümkün değildir.Ancak şeytanların kendisini dosdoğru yoldan saptırıp ona hâkim oldukları kimse bunun dışındadır.Şeytanlar kimi dosdoğru yoldan saptırıp ona hâkim olurlarsa,bu delile (fıtrî delile) engel olur." (Seffârîniyye Akîdesi Şerhi).
Çünkü her insan, kendisinin bir Rabbi ve yaratıcısı olduğunu, O'na muhtaç olduğunu kendi isteğiyle ve hiçbir zorlama olmaksızın hisseder. Büyük bir olayla karşı karşıya kaldığı zaman elleri, gözleri ve kalbi göğe yönelir ve Rabbinden yardım ister.
2. Hissî (görülen/hissedilen) deliller:
Tabiattaki olayların varlığı; etrafımızda, kâinatta olayların olması kaçınılmazdır. Bu olayların ilki, eşyaların yaratılması olayıdır. Ağaçlar, taşlar, insanlar, yeryüzü, gökyüzü, denizler ve ırmaklar gibi, kâinattaki her şey yaratılmıştır.
Bu ve bundan başka daha pek çok olaylar vardır, peki bu olayları yaratan ve onları idâre eden kimdir? diye sorulacak olursa buna şu şekillerde cevap verilebilir:
Bu eşyalar, böyle tesâdüfen ve hiçbir sebep olmadan bulunmuştur.Buna göre kâinattaki bu şeylerin nasıl meydana geldiğini hiç kimse bilemez. Bu bir ihtimaldir.
Başka bir ihtimal ise, bu eşyaların kendi kendilerini var etmiş (yaratmış) olması ve kendi işlerini kendilerinin idâre etmesidir.
Üçüncü ihtimal ise, bütün bu eşyaların, yoktan var eden bir var edicisi ve yaratan bir yaratıcısının olmasıdır.Bu üç ihtimali düşündüğümüzde, birinci ve ikinci ihtimalin imkânsız olduğu ortaya çıkacaktır. Birinci ve ikinci ihtimal mümkün olmadığına göre, üçüncü ihtimalin apaçık doğru ve gerçek olduğu kaçınılmaz olur. Bu ise, bütün eşyaların bir yaratıcısının olduğu, O'nun da Allah Teâlâ olduğu apaçık ortaya çıkar.İşte bu gerçek, Kur'an-ı Kerim'de şöyle zikredilmiştir.
((أَمْ خُلِقُوا مِنْ غَيْرِ شَيْءٍ أَمْ هُمُ الْخَالِقُونَ * أم خلقوا السموات والأرض بل لا يوقنون)) [سورة الطور الآيتان: ٣٥، ٣٦]
"Acaba onlar (müşrikler), herhangi bir yaratıcı olmadan mı yaratıldılar? Yoksa kendi kendilerini yaratanlar onlar mıdır? Yoksa gökleri ve yeri onlar mı yarattılar? Aksine onlar, (Allah’ın azabına) inanmazlar." (Tûr Sûresi: 35-36)
Üstelik bu büyük mahlukat, ne zamandan beri vardır? Bu dünyada uzun yıllar onun ayakta kalmasını kim takdir etmiştir ve onun kalıcı olması için ömrünü kim uzun kılmıştır?
Bunun cevabı; Allah Teâlâ'dır. O, her şeye, kendisine uygun olanını ve onun hayatta kalmasını sağlayan şeyi vermiştir.
Allah Teâlâ'nın, yemyeşil o güzelim bitkiden suyu kestiğinde o bitkinin yaşamasının mümkün olmadığını görmez misiniz?
Durum inkârcıların iddiâ ettikleri gibi değildir. Aksine o bitki, kupkuru bir yığın hâline gelir.Kâinattaki her şeyi düşündüğünüz zaman, onun Allah Teâlâ ile bağlantılı olduğunu görürsün. Allah Teâlâ olmasa, kâinattaki eşyaların hiçbirisi olmazdı.
Üstelik Allah Teâlâ her şey için onun tabiatına uygun olanını yaratmıştır.
Örneğin deve, üzerine binmek için yaratılmıştır.
Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:
((أولم يروا أنا خلقنا لهم مما عملت أيدينا أنعامًا فهم لها مالكون (71) وذللناها لهم فمنها ركوبهم ومنها يأكلون)) [سورة يس الآيتان: ٧١، ٧٢]
"Onlar, ellerimizle yaptığımız eserlerden kendileri için uysal, evcil hayvanlar yarattık da bu sayede onlara sâhip olduklarını görmediler mi? Bu hayvanları onların emrine verdik (musahhar/âmade kıldık).Onlardan kimisini binek edinirler, kimisini de besin olarak yerler." (Yâsîn Sûresi: 71-72).
Deveye bakmaz mısınız? Allah Teâlâ, üzerine binilsin diye onu nasıl güçlü ve sırtını düz yaratmış ve ondan başka hiçbir hayvanın dayanamayacağı en zor şartlara dayanma gücü vermiştir!
Aynı şekilde eğer yüzünüzü kâinata dönüp çevirirseniz, kânatta yaratılmış olan her şeyin yaratılmış olduğu gâyeye uygun hareket ettiğini gözlerinizle görürsünüz! Allah Teâlâ her türlü noksan sıfatlardan münezzehtir.
Yine hissî (görülen/hissedilen) delillerden bazıları şunlardır:
Kâinatta bazı sebeplerden dolayı meydana gelen âfetler, yaratıcı Allah Teâlâ'nın varlığına delâlet etmektedir.
Örneğin insanın Allah Teâlâ'ya yalvarıp yakarması, O'na duâ etmesi, sonra da Allah Teâlâ'nın o duâyı kabul etmesi, Allah Teâlâ'nın varlığına delâlet etmeketdir.
Değerli âlim Muhammed b. Salih el-Useymîn -Allah ona rahmet etsin- bu konuda şöyle demiştir:
"Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- yağmur yağdırması için Allah Teâlâ'ya ellerini açıp: Allahım! Bize yağmur yağdır! Allahım! Bize yağmur yağdır! diye duâ edince, hemen bulutlar oluşmuş ve henüz minberden inmeden yapmur yağmaya başlamıştı.İşte bu, yaratıcı olan Allah Teâlâ'nın varlığına delildir." (Seffârîniyye Akîdesi Şerhi).
3. Şer'î deliller:
Dînlerin (şeriatlerin) varlığıdır.
Değerli âlim Muhammed b. Salih el-Useymîn -Allah ona rahmet etsin- bu konuda şöyle demiştir:
"(Peygamberlere gönderilen) şeriatler (dînler), yaratıcının varlığına, O'nun ilminin, hikmetinin ve rahmetinin kâmil olduğuna delâlet eder. Çünkü bu şeriatlerin, mutlaka bir dîn koyucusu olması gerekir ki, O da Allah -azze ve celle-'dir." (Seffârîniyye Akîdesi Şerhi).
Sorunuzdaki: "Allah Teâlâ bizi niçin yaratmıştır?" bölümüne gelince; bunun cevabı şöyledir:
Allah Teâlâ bizi, yalnızca kendisine ibâdet etmemiz, şükretmemiz ve kendisini anmamız/zikretmemiz ve bize emrettiklerini yerine getirmemiz için yaratmıştır. Sizin de bildiğiniz gibi, insanlar içerisinde kâfir olanı da vardır, müslüman olanı da...
Bunun sebebi; çünkü Allah Teâlâ, kendisine mi, yoksa başkasına mı ibâdet ediyorlar diye kullarını imtihan etmektedir. Allah Teâlâ bunu da herkese dosdoğru yolu açıkladıktan sonra yapmıştır.
Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:
((الذي خلق الموت والحياة ليبلوكم أيكم أحسن عملاً)) [سورة الملك الآية: ٢]
"(Ey insanlar!) Hanginizin daha güzel (ve daha ihlaslı) davranışta bulunacağını imtihan etmek için ölümü ve hayatı yaratan O'dur. Şüphesiz ki O, güçlüdür ve çok bağışlayandır." (Mülk Sûresi: 2)
Yine, Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
((وما خلقت الجن والإنس إلا ليعبدون)) [سورة الذاريات الآية: ٥٦]
"Ben, cinleri ve insanları ancak bana ibâdet etsinler diye yarattım." (Zâriyât Sûresi: 56).
Allah Teâlâ'dan, kendisinin râzı ve hoşnut olacağı amellerde bizi ve sizi muvaffak kılmasını, O'nun dînine dâvet etmeyi ve O'nun dîni için çok çalışmayı nasip etmesini dileriz.
Allah Teâlâ, Peygamberimiz Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'e salât ve selâm eylesin.