Domuzlar Savaşı
Kategoriler
Full Description
DOMUZLAR SAVAŞI!!
﴿ حرب الخنازير ﴾
] Türkçe – Turkish – تركي [
Nebil b. Ali el-Avadî
Terceme : Muhammed Şahin
Tetkik : Ümmü Nebil
2009 - 1430
﴿ حرب الخنازير ﴾
« باللغة التركية »
نبيل بن علي العوضي
ترجمة: محمد مسلم شاهين
مراجعة: أم نبيل
2009 - 1430
Dünya ülkeleri, fâiz yüzünden başlarına gelen ekonomik krizden henüz kurtulamadan başka bir krize girdi.Domuz yüzünden olan bu kriz, ekonomik krizden daha çetin ve şiddetli olabilir.
Sahip oldukları bilim ve modern teknolojiye rağmen zinâ sebebiyle yayılan ölümcül hastalıklara bir türlü çâre bulamayan dünya ülkeleri yeni hastalıklarla boğuşmaktadırlar.
Domuz gribi, daha önceki kuş gribi gibi değildir. Aksine bu hastalık, hava (solunum) yoluyla başkasına geçebilmektedir.Ayrıca bu hastalık sadece domuza yaklaşmakla da insana geçebilmektedir.Bundan da tehlikelisi; bu virüsün, insandan insana geçme riskinin olmasıdır. Oysa kuş gribinde böyle bir şey olmamıştı.
Dünya devletleri olağanüstü hal ilân etmekteler...
Domuz gribi Meksika'da onlarca insanın ölümüne sebep olmuş ve yüzlerce insan da ölüm tehlikesiyle karşı karşıya kalmış durumda...
Domuz saldırısı (!) Amerika Birleşik Devletleri'nde kurbanlarının ölümüne sebep olmuş, saldırı İngiltere, Yeni Zelanda ve diğer dünya ülkelerine ulaşmaktadır...
Dünya Sağlık Örgütü, tehlike çanları çalmakta, olağanüstü hal ilân etmekte ve domuz gribi virüsüne karşı bütün dünya ülkelerini uyarmaktadır.
İşte bizler, şimdi yeni bir dünya krizine girmiş bulunuyoruz...
Bu necis hayvan (domuz), insanlığı yok eden, başkasına geçen, ölümcül ve salgın hastalıklara ilk defa sebep olmamaktadır. Aksine bu hayvan, tarih boyunca benzeri olmayan mikrop ve salgın hastalıkların yuvası sayılır. İnsanlık, domuzun sebep olduğu herhangi bir hastalığı yok etmeye çalıştıkça, yeni bir hastalık ortaya çıkmaktadır. Domuzun gizli kalan organik ve organik olmayan hastalıkları, bildiklerimizden daha büyüktür.[1]
Dünya, acaba kurtuluş ve bekâsının, Allah Teâlâ'nın dîni İslâm'dan başka bir şeyde olmadığını ne zaman anlayıp farkına varacaktır?
Dünyanın, içerisinde bulunduğu ekonomik, siyasal, çevresel, sağlıksal ve toplumsal felaketler gibi felaketlerden çıkmasının tek yolu, İslâm dînine tâbi olmaktır.
Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
ﮋ... ﭻ ﭼ ﭽ ﭾ ﭿ ﮀ ﮁ ﮂ ﮃ ﮄ ﮅﮆ ...ﮊ [ سورة المائدة الآية: 3 ]
"Bugün size dîninizi kemâle erdirdim, (sizi câhiliyet karanlığından İslâm nûruna çıkarmak sûretiyle) üzerinize nimetimi tamamladım ve dîn olarak size İslâm’ı seçtim."[2]
İnsanlardan birtakım beyinsiz kimseler, domuzun, bu hastalıklarla hiçbir ilgisinin olmadığını, domuzdan önce sığırlara ve kuşlara birtakım hastalıkların bulaştığını (deli dana hastalığı ve kuş gibi gibi) diyeceklerdir. Bu kimseler, domuz gribi ile diğer hastalıklar arasındaki farkı tıbbî yönden bilememektedirler.
Yine bu kimseler, İslâm şeriatının, -tavuk veya sığır bile olsa- necâsetlerden ve ölü hayvan etinden beslenen hayvanları haram kıldığını bilemektedirler!!!
Batılılar, hristiyanlar ve onların ileri gelen akıl sahipleri, günümüzde insanlığın içerisinde bulunduğu krizlerden çıkmasının tek yolunun İslâm dîni olduğunu kabul edebilirler, ama içimizdeki beyinsizler (sefihler) bunu kabul etmemektedirler!!
Kur'an-ı Kerim, şu âyette ne kadar mükemmel buyuruyor:
ﮋ ﮌ ﮍ ﮎ ﮏ ﮐ ﮑ ﮒ ﮓ ﮔ ﮕ ﮖ ﮗﮘ ﮙ ﮚ ﮛ ﮜ ﮝ ﮞ ﮟ ﮠ ﮡﮢ ﮣ ﮤ ﮥ ﮦ ﮧ ﮊ [ سورة البقرة الآية: 173 ]
"O (Allah), size (İslâmî esaslara uygun olarak boğazlanmamış) hayvan leşi, kanı, domuz etini ve Allah’tan başkası adına (Allah'tan başkasının adı anılarak) kesilen hayvanın etini haram kıldı. Kim, (bunlardan yemeye) mecbur kalırsa, (zaruretten fazlasını yiyerek) haddi aşmamak ve (Allah'ın kendisine mübah kıldığı) zaruret miktarını geçmemek kaydıyla bunlardan yemesinde kendisine bir günah yoktur. Zirâ Allah (kullarını) çok bağışlayıcıdır, (onlara) çok merhametlidir."[3]
Yine, şu âyette domuzu necis olarak vasfetmesi, ne kadar mükemmeldir:
ﮋ ﮙ ﮚ ﮛ ﮜ ﮝ ﮞ ﮟ ﮠ ﮡ ﮢ ﮣ ﮤ ﮥ ﮦ ﮧ ﮨ ﮩ ﮪ ﮫ ﮬ ﮭ ﮮ ﮯ ﮰ ﮱ ﯓ ﯔ ﯕ ﯖﯗ ﯘ ﯙ ﯚ ﯛ ﯜ ﯝ ﯞ ﯟ ﯠ ﯡ ﯢ ﮊ [ سورة الأنعام الآية: 145 ]
"(Ey Peygamber!) De ki: Bana vahyolunanlar arasında, yemek isteyen kimseye , ölü hayvan eti (leş) yahut akıtılmış kan yahut pislik olduğunda şüphe olmayan domuz eti veya Allah'a itaatten çıkılarak Allah’tan başkası adına kesilen hayvan dışında (ki bunlar haramdır), yediği bir şeyi haram kılındığını göremiyorum. Fakat kim (açlık sebebiyle) çaresiz kalırsa (bu etlerden yemek zorunda kalırsa), yemekten zevk almamak ve zaruret sınırını aşmamak kaydıyla bunlardan yiyebilir.Zirâ Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir."[4]
Şüphesiz ki insanları yaratan Allah Teâlâ, onların yararına olan şeylerle zararına olan şeyleri en iyi bilendir.Dolayısıyla güzel ve hoş olmayan şeylerden başkasını onlara helal kılmamıştır.Yine, pis ve çirkin olan şeylerden başkasını onlara haram kılmamıştır.
Örneğin zinâ, içki, domuz eti, kumar ve diğer haram olan şeyleri, ancak insanlara zarar verdiğinden dolayı Allah Teâlâ haram kılmıştır.
Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:
ﮋ ... ﮅ ﮆ ﮇ ﮈ ﮉ... ﮊ [ سورة الأعراف من الآية: 157]
"... O (Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-), onlara güzel ve hoş olan şeyleri helâl, pislik olan şeyleri de haram kılar..."[5]
Bazı kimseler, zinâ, içki, domuz eti, kumar ve diğer haram olan şeylerden meydana gelen zararları bilmeseler bile... Çünkü Allah Teâlâ bilir, ama siz bilemezsiniz.
Belki bu salgın hastalık (domuz gribi) kontrol altına alınabilir, belki de insanlık adına bir felakete dönüşebilir.Her hâlukârda her şeyde, -hatta yenilen ve içilen şeylerde bile- Allah Teâlâ'nın şeriatının hüküm verici olması gerekir.
Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
ﮋ ﭶ ﭷ ﭸ ﭹ ﭺ ﮊ [ سورة التين الآية: ٨]
" Allah, hükmedenlerin en iyi hükmedeni değil midir?"[6]
Dünyanın iyliğini istiyorsak, iyiliğin her türlüsü Allah Teâlâ tarafından korunmuş olan bu İslâm şeriatına tâbi olmaktır.
İslâm ümmeti içerisindeki lâiklerin; "İslâm şeriatı, günümüze uygun olmaz" diye iddiâ etmeleri, -en yüksek diplomalara sahip olsalar bile-, söyleyen kişinin beyinsizliğinden ve cehâletinden başka bir şey değildir.
Lâiklik, cehâletin (bilgisizliğin) zirvesi ve çirkin şeklinden başka bir değildir.
Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
ﮋ ﯾ ﯿ ﰀﰁ ﰂ ﰃ ﰄ ﰅ ﰆ ﰇ ﰈ ﰉ ﮊ
[ سورة المائدة الآية: ٥٠]
"Yoksa onlar (yahudiler, aralarında hüküm vermesi için) câhiliye hükmünü mü istiyorlar? (Allah'ın şeriatını akıl edip) îmân eden bir topluluk için, hüküm bakımından Allah'tan daha güzel (adâletli) kim olabilir?"[7]
Bizim İslâm şeriatımız, kâmildir ve Allah Teâlâ tarafından korunmuştur.Bizler, onda bulunan hiçbir hükümden utanç duymayız.Aksine onun bütün hükümleri ile -hatta def-i hâcet âdâbı ile ilgili hükümler, yeme ve içme âdâbı ile ilgili hükümler, karı-koca arasındaki ilişkiler ile ilgili hükümler veya hangi âdâb ve hüküm olursa olsun- onlarla iftihar ederiz.
Bazı kimseler, domuza niçin bu kadar düşmanlık beslenmesine, müslümanların niçin bu hayvandan nefret ettiklerine şaşıyorlardı.
Mesele, domuzdan nefret etmek veya ona düşmanlık beslemek değildir.
Sanırım insaflı kimseler, şimdi domuzun verdiği zararın, faydasından daha büyük olduğunu anlamış ve idrak etmişlerdir.Belki de bu pislik hayvan yüzünden gelecek yıllarda hazırlıksız yakalanacağımız başka tehlikeli hastalıklara işâret edilmektedir.
Nitekim Allah Teâlâ bu hayvanı pislik olarak vasfederek şöyle buyurmuştur:
ﮋ ﮙ ﮚ ﮛ ﮜ ﮝ ﮞ ﮟ ﮠ ﮡ ﮢ ﮣ ﮤ ﮥ ﮦ ﮧ ﮨ ﮩ ﮪ ﮫ ﮬ ﮭ ﮮ ﮯ ﮰ ﮱ ﯓ ﯔ ﯕ ﯖﯗ ﯘ ﯙ ﯚ ﯛ ﯜ ﯝ ﯞ ﯟ ﯠ ﯡ ﯢ ﮊ [ سورة الأنعام الآية: 145 ]
"(Ey Peygamber!) De ki: Bana vahyolunanlar arasında, yemek isteyen kimseye , ölü hayvan eti (leş) yahut akıtılmış kan yahut pislik olduğunda şüphe olmayan domuz eti veya Allah'a itaatten çıkılarak Allah’tan başkası adına kesilen hayvan dışında (ki bunlar haramdır), yediği bir şeyi haram kılındığını göremiyorum. Fakat kim (açlık sebebiyle) çaresiz kalırsa (bu etlerden yemek zorunda kalırsa), yemekten zevk almamak ve zaruret sınırını aşmamak kaydıyla bunlardan yiyebilir.Zirâ Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir."[8]
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- de şu sözüyle ne doğru söylemiştir:
((وَالَّذِي نَفْسِي بِيَدِهِ لَيُوشِكَنَّ أَنْ يَنْزِلَ فِيكُمُ ابْنُ مَرْيَمَ حَكَمًا مُقْسِطًا، فَيَكْسِرَ الصَّلِيبَ، وَيَقْتُلَ الْخِنْزِيرَ، وَيَضَعَ الْجِزْيَةَ، وَيَفِيضَ الْمَالُ حَتَّى لاَ يَقْبَلَهُ أَحَدٌ.)) [ متفق عليه ]
"Nefsim elinde olan Allah'a yemin olsun ki, Meryem oğlu İsa'nın (İslâm şeriatını uygulamak üzere) adâletli bir hâkim[9] olarak (gökten) aranıza (bu ümmete) inmesi, haçı kırması[10], domuzu öldürmesi[11] ve cizyeyi kaldırması[12] pek yakındır. Mal öyle çoğalacak[13] ki zekâtı kabul edecek kimse olmayacaktır."[14]
[1] Salgın ve ölümcül hastalıkların asıl sebebi hakkında Peygamberimiz -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:
((يَا مَعْشَرَ الْمُهَاجِرِينَ! خَمْسٌ إِذَا ابْتُلِيتُمْ بِهِنَّ وَأَعُوذُ بِاللهِ أَنْ تُدْرِكُوهُنَّ لَمْ تَظْهَرِ الْفَاحِشَةُ فِي قَوْمٍ قَطُّ حَتَّى يُعْلِنُوا بِهَا إِلاَّ فَشَا فِيهِمُ الطَّاعُونُ وَالْأَوْجَاعُ الَّتِي لَمْ تَكُنْ مَضَتْ فِي أَسْلاَفِهِمُ الَّذِينَ مَضَوْا، وَلَمْ يَنْقُصُوا الْمِكْيَالَ وَالْمِيزَانَ إِلاَّ أُخِذُوا بِالسِّنِينَ وَشِدَّةِ الْمَئُونَةِ وَجَوْرِ السُّلْطَانِ عَلَيْهِمْ، وَلَمْ يَمْنَعُوا زَكَاةَ أَمْوَالِهِمْ إِلاَّ مُنِعُوا الْقَطْرَ مِنْ السَّمَاءِ، وَلَوْلاَ الْبَهَائِمُ لَمْ يُمْطَرُوا، وَلَمْ يَنْقُضُوا عَهْدَ اللهِ وَعَهْدَ رَسُولِهِ إِلاَّ سَلَّطَ اللهُ عَلَيْهِمْ عَدُوًّا مِنْ غَيْرِهِمْ، فَأَخَذُوا بَعْضَ مَا فِي أَيْدِيهِمْ وَمَا لَمْ تَحْكُمْ أَئِمَّتُهُمْ بِكِتَابِ اللهِ وَيَتَخَيَّرُوا مِمَّا أَنْزَلَ اللهُ إِلاَّ جَعَلَ اللهُ بَأْسَهُمْ بَيْنَهُمْ.)) [ رواه ابن ماجه وقال الألباني: الحديث حسن ]
"Ey Muhâcirler topluluğu! Beş şey vardır ki onlarla imtihan olunduğunuzda (o toplumda hiçbir hayır kalmamış demektir.) Siz hayatta iken onların ortaya çıkmasından Allah'a sığınırım. (Bunlar:)
l. Zina: Bir toplumda zina ortaya çıkar ve açıktan işlenecek bir hale gelirse, o toplumda mutlaka vebâ ve onlardan önce gelmiş-geçmiş hiçbir millette görülmeyen hastalıklar yayılır.
2. Ölçü ve tartıda hile: Bir toplum, ölçü ve tartıyı eksik yaparsa, o toplum mutlaka kıtlık, geçim sıkıntısı ve sultanın (yöneticinin) zulmüne uğrar.
3. Zekat vermemek: Bir toplum,mallarının zekâtını vermezse, mutlaka gökten yağmur kesilir. Şayet hayvanlar da olmasaydı, tek damla yağmur bile yağmazdı.
4. Ahdin bozulması: Bir toplum, Allah ve Rasülünün ahdini bozarsa, (düşmanla yaptığı anlaşmayı ihlal ederse), Allah Teâlâ, kendilerinden olmayan bir düşmanı o topluma musallat eder ve ellerindeki (servet)lerin bir kısmını onlar alırlar.
5. Allah'ın kitabı Kur'an ile hükmetmeyi terketmek: Bir toplumun imamları (yöneticileri), Allah'ın kitabı Kur'an ile hükmetmeyi terkedip Allah'ın indirdiği hükümlerden işlerine gelenleri seçerlerse, Allah Teâlâ onları kendi aralarında savaştırır (onları birbirine düşürür)." (İbn-i Mâce rivâyet etmiş,Elbânî de'hadis, hasendir' demiştir.) Çeviren
[2] Mâide Sûresi: 3
[3] Bakara Sûresi:173.
[4] En'am Sûresi:145.
[5] A'râf Sûresi: 157.
[6] Tîn Sûresi: 8.
[7] Mâide Sûresi: 50
[8] En'am Sûresi:145.
[9] İsa -aleyhisselâm-, başka bir peygamberin değil de sadece Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'in şeriatını insanlar arasında adâletli bir hâkim olarak uygulamak üzere yeryüzüne inecektir.
[10] Allah Teâlâ'nın dışında hiçbir şeye ibâdet edilmemesi ve yalnızca O'na secde edilmesi için haç cinsinden hiçbir şey bırakmayacak, hepsini kıracaktır.
[11] Yeryüzünde domuz etini yiyen hiç kimse kalmasın diye domuzu öldürerek etini haram kılacaktır.Kısacası, hıristiyanların dînini geçersiz kılacaktır.
[12] Bunun anlamı: İsa -aleyhisselâm-, hiç kimseden cizye kabul etmeyecektir.Kâfirlerden, İslâm'a girmelerinden başka bir şey kabul etmeyecektir.Kâfirlerden cizye vererek kurtulmak isteyenden elini çekmemezlik etmeyecektir.Aksine ondan ya müslüman olmasını isteyecek, ya da onu öldürüleceğini söyleyecektir. İmam Ebu Süleyman el-Hattâbî ve başka âlimler böyle söylemişleridr. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- bununla cizyenin İsa -aleyhisselâm-'ın yeryüzüne inmesine kadar devam edeceğini açıklamak istemiştir. Yoksa İsa -aleyhisselâm- cizyeyi ortadan kaldırmak için gelmeyecektir. Başka bir görüşe göre İsa -aleyhisselâm-, yeryüzünde kendisinden cizye alınmayan hiçbir kâfir bırakmayacaktır.Ama doğru olan yukarıda zikredilen birinci görüştür.
[13] Malın çoğalmasının sebebi, ; İsa -aleyhisselâm-'ın yeryüzünde adâletle hükmedip zulmü ortadan kaldırmasından dolayı gökten bereketler inecek, iyilikler peşpeşe gelecek, toprak, içerisindeki bütün zenginliklerini dışarıya çıkaracak ve insanlar kıyâmetin yakın olduğunu bildiklerinden dolayı mala sahip olma heves ve rağbetleri azalacaktır. (Çeviren)
[14] Buhârî, hadis no: 2222, Müslim, hadis no: 155