Ramazan’ın gündüzünde (oruçluyken) şeytana küfretmenin hükmü
Kategoriler
Full Description
Ramazan'ın gündüzünde (oruçluyken) şeytana küfretmenin hükmü
] Türkçe – Turkish – تركي [
Muhammed Salih el-Muneccid
Terceme : Muhammed Şahin
Tetkik : Ali Rıza Şahin
2012 - 1433
﴿ حكم سب الشيطان في نهار رمضان ﴾
« باللغة التركية »
محمد صالح المنجد
ترجمة: محمد مسلم شاهين
مراجعة: علي رضا شاهين
2012 - 1433
Soru:
Ramazan'ın gündüzünde (oruçluyken) şeytana küfreden kimsenin hükmü nedir?
Cevap:
Hamd, Allah'a mahsustur.
Müslümanın, dilini küfretmeye ve kötü söz söylemeye alıştırmaması gerekir.
Nitekim Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- bu konuda şöyle buyurmuştur:
((لَيْسَ الْمُؤْمِنُ بِالطَّعَّانِ، وَلَا اللَّعَّانِ، وَلَا الْفَاحِشِ، وَلَا الْبَذِيءِ.)) [ رواه الترمذي وصححه الألباني في صحيح الترمذي ]
"Kâmil mü'min; insanları devamlı ayıplayan, çok lânet eden, çirkin söz söyleyen ve hayâsız kimse değildir."[1]
Oruçlu kimse, başkasından daha çok güzel ahlaklı olmakla emredilmiştir. Bundan dolayıdır -haklı da olsa- küfretmeyi ve kötü söz söylemeyi bırakması, oruçlu kimse için gerekli ve kaçınılmaz olur.
Bunun içindir ki Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- oruçlu kimseye, kendisine haksızlık yapıldığı zaman aynısıyla karşılık vermemesini, aksine kendisine birisi kötü söz söylediği veya kendisiyle tartıştığı zaman ona:
- Ben oruçluyum, ben oruçluyum, demesini emretmiştir.[2]
Bununla birlikte oruçlu kimsenin kendisine yapılan haksızlığa aynısıyla karşılık vermesi câizdir.
Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:
((... فَمَنِ اعْتَدَى عَلَيْكُمْ فَاعْتَدُواْ عَلَيْهِ بِمِثْلِ مَا اعْتَدَى عَلَيْكُمْ...)) [ سورة البقرة من الآية: 194 ]
"Kim size saldırırsa, siz de tıpkı onun saldırdığı gibi ona saldırın."[3]
Fakat oruçlu kimse, başkasından daha fazla fazîletli amelleri yerine getirmek, kötü ve çirkin amellerden de uzak durmakla emrolunmuştur.
Mü'min, şeytanın kışkırtması ve vesvesesine maruz kaldığı zaman, şeytana küfretmesi kendisine hiçbir fayda sağlamaz. Aksine bu konuda onun için meşrû olan davranış; Allah'ın rahmetinden kovulmuş şeytandan, Allah'a sığınmasıdır (Eûzu billahi mineş-şeytânir-racîm demesidir).
Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:
((وَإِمَّا يَنزَغَنَّكَ مِنَ الشَّيْطَانِ نَزْغٌ فَاسْتَعِذْ بِاللهِ إِنَّهُ هُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ)) [ سورة فصلت الآية: 36 ]
"Şeytan, seni bir vesvese ile dürtecek olursa, hemen Allah'a sığın. Doğrusu O, (senin istâzeni) hakkıyla işiten ve (kullarının bütün işlerini) hakkıyla bilendir."[4]
Ebi'l-Melih, bir adamdan rivâyet olunduğuna göre o şöyle demiştir:
((كُنْتُ رَدِيفَ النَّبِيِّ H فَعَثَرَتْ دَابَّةٌ، فَقُلْتُ: تَعِسَ الشَّيْطَانُ! فَقَالَ: لَا تَقُلْ تَعِسَ الشَّيْطَانُ؛ فَإِنَّكَ إِذَا قُلْتَ ذَلِكَ تَعَاظَمَ حَتَّى يَكُونَ مِثْلَ الْبَيْتِ وَيَقُولُ بِقُوَّتِي، وَلَكِنْ قُلْ بِسْمِ اللهِ؛ فَإِنَّكَ إِذَا قُلْتَ ذَلِكَ تَصَاغَرَ حَتَّى يَكُونَ مِثْلَ الذُّبَابِ.)) [ رواه أحمد وأبو داود وصححه الألباني في صحيح أبي داود ]
"Ben, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in bineğinin terkisine binmiştim. Bineğin ayağı tökezledi. Bunun üzerine ben:
- Şeytan helâk olsun, mahvolsun, dedim.
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- hemen bana:
- Şeytan helâk olsun, mahvolsun, deme! (Zirâ bineğin tökezlemesinde onun hiçbir etkisi yoktur.) Çünkü sen, böyle söylediğin zaman şeytan büyüklenir, hatta kendisini bir ev gibi görür ve şöyle der:
-Bu benim kuvvetimle oldu (bu iş benim gücümle oldu). Fakat sen, 'Bismillah' (Allah'ın adıyla) de. Zirâ sen, böyle söylediğin zaman şeytan küçülüp zelil olur, hatta bir sinek gibi olur."[5]
Allah Teâlâ en iyi bilendir.
& & & & & &